Yazar: Doç. Dr. Fahriye EMGİLİ
Yayınevi: YAZ Yayınları
ISBN: 978-625-6524-65-1
DOI: doi.org/10.5281/zenodo.10471981
Sayfa Sayfası: 204
Yayın Tarihi: Aralık 2023
Fiyat: Ücretsiz
Bu linke tıklayarak kitabı ücretsiz olarak indirebilirsiniz.
Kitap Hakkında
Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar'daki varlığı ortadan kalktıktan sonra Boşnaklar için karanlık günler başladı. Doğdukları ülke olan Bosna-Hersek'te Boşnaklar için her gün kargaşa, acılar, ölüm ve ölümlerle doludur. Osmanlı Devleti’nin Balkan topraklarının önemli bir bölümünü kaybettiği Berlin Konferansı kararının ardından durum daha da kötüleşti ve başlangıçta padişahın askerleri Türkiye'ye dönmeye başladı. 1878’de Anlaşmaya varılan bu geri çekilme, Sırbistan ile Karadağ arasındaki anayurtlarında yaşayan Bosnalıları ne yapacaklarını bilmeden çaresiz bir durumda bıraktı. Aslında o dönemden günümüze kadar Boşnaklar yaşadı. Göç, hayatlarının temel motivasyonu haline gelmiş, Boşnaklar yüz yılı aşkın bir süre 1878’den başlayarak 1992 Bosna Krizine değin baskılara, gasplara, katliamlara maruz kalmışlardır.
Boşnaklara uygulanan baskı ve şiddet yüz elli yıla yakın bir zamandır sürmektedir. 1880’lerden itibaren, bu insanların kaderi de siyasî gelişmelere paralel olarak değişmiştir. Daha doğru bir ifadeyle, dünya siyasetini belirleyen güçlerin sürdürdükleri siyaset sonucunda, Balkan topraklarında yaşanan demografik, siyasî ve etnik gelişmeler Bosna’yı da içine almıştır. 1878 ile 1945 arasındaki dönem, şiddetin en yoğun ve kanlı yaşandığı dönemdir
Aslında insan topluluklarının zorunlu göçü, eski ideolojilerin çöküşünün, imparatorlukların çöküşünün, yeni devletlerin ortaya çıkmasının en görünür sonucudur. Soğuk Savaş sonrası ve I. ve II. Dünya Savaşları sonrasındaki bugünkü gelişmeler bunu kanıtlıyor. Yugoslavya'nın dağılması Bosna'da etnik çatışmalara yol açacağı gibi, Doğu ve Batı bloğundaki büyük güçlerin de bu çatışmalara katılmasına yol tanımıştır. Bosna'da farklı etnik gruplar dini değerler ve kimlik üzerinden kendilerini ifade etmiş ve bu iki unsuru kendi hakları için mücadele etmek amacıyla kullanmışlardır.
1980 yılında Tito'nun ölümünün ardından halkları birbirine bağlayan bağlar ortadan kalkmış, tarihi Sırp milliyetçiliği ve "Büyük Sırbistan" hayali gün geçtikçe büyümüş, eski Yugoslavya giderek bir Sırp devleti olarak görülmeye başlanmış ve Sırp halkının soğukluğu ortaya çıkmıştır. hava durumu arttı. Hırvatlar ve Boşnaklar dinsel farklılıklardan kaynaklanmaktadır.
Bunun nedenleri arasında Doğu Bloku ülkelerinde yaşanan çatışmaların, rejim değişikliklerinin ve çöküşlerin yanı sıra erken dönemlerde Türk ve İslam kültürünün Balkanlarda bulunmasının yarattığı huzursuzluk yer almaktadır. II.Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük felaket olarak kabul edilen Bosna-Hersek ihtilafı, Sırplar, Boşnaklar ve Hırvatlar arasında yaşandı. Kanlı çatışma sonucunda binlerce sivil ve masum insan hayatını kaybetti. Yugoslavya'nın dağılmasının ardından Slovenya ve Hırvatistan'ın ardından bağımsızlığını ilan eden Bosna Hersek, "Büyük Sırbistan" hayali kuran Sırpların saldırısına uğradı ve başlangıçta iç savaş olarak gelişen çatışma, zamanla soykırıma dönüştü. Bosna'nın insani krizi, özellikle nüfusun yarısından fazlasının mülteci haline geldiği 1993 yılından bu yana daha da kötüleşti.
Bosna'nın bağımsızlığını engellemek için Büyük Sırbistan yaratma hayali kuran ve bu amaçla Bosna halkını soykırıma uğratan Sırp politikaları karşısında uluslararası toplum uzun süredir güçsüz kalmış, ancak uluslararası toplum Bosna'da etkili bir ordu kuramamıştır. 1995 yılında ABD'nin baskısı ve BM Güvenlik Konseyi kararının NATO'ya Bosna'daki soykırımı ve çatışmayı durdurmak için güç kullanma yetkisi vermesiyle alındı.
Uluslararası göçün makrodinamikleri son çeyrek yüzyıldaki ekonomik ve politik gelişmeler tarafından belirlenmektedir.
Soğuk Savaş sonrası siyasi çöküş ve küresel yoksulluğun kötüleşmesi, Kuzey'e göçün artmasına neden oldu. Bosna'da olduğu gibi siyasi istikrarsızlıktan, insan hakları ihlallerinden ve baskılardan kaçan insanlar daha iyi bir yaşam arayışıyla Batı'ya ve Türkiye’ye yöneldi. Kutuplaşmış bir dünyada otoriter yönetimler tarafından kontrol edilmeye devam eden etnik çatışmalar, 1990'ların başındaki Büyük Dağılım'ın ardından Bosna, Kosova, Bulgaristan ve Irak gibi ülkelerde iç savaşlara ve etnik temizliğe yol açarak nüfus kaybına yol açtı. insanlar evlerinden zorla çıkarıldı.
Bosna Savaşı sırasında Boşnaklar mülteci olarak Türkiye'ye sığındılar. 1992'den 1995'e kadar süren Bosna savaşı, ülke nüfusunun yarısından fazlasının yerinden edilmesine neden oldu. Savaşı sona erdiren Dayton Barış Anlaşmalarının ardından uluslararası toplum bir ulusal yeniden yapılanma projesine başladı. Yerinden edilmiş kişilerin anavatanlarına dönüşü bu projenin önemli bir parçasıdır.
Boşnakların Türk topraklarına göçü birkaç safhada yoğunluk kazanmıştır: 1878 Berlin Kongresi kararları neticesinde Bosna-Hersek’İn İşgâl isonrasında gerçekleşen göçler birinci safhayı oluşturmuştur. Bunu 1908 ilhaktan sonrakiler izlemiş; ardından da Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan göç hareketleri gelmiştir. 1918 yılında Yugoslavya Krallığı olarak kurulmasından sonra ve 1945 yılı itibariyle Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti hâkimiyeti altında yaşayan ülke, Yugoslavya SFC döneminin lideri Tito’nun 1980’de ölümü ile bir dağılma süreci yaşamıştır. İşte Krallık döneminde 1924’teki Şahoviçi gibi katliamlardan ve baskılardan, 2. Dünya Savaşı işe Balkanlarda yaşanan acıların devam etmesi ve Tito idaresinde hak ve özgürlükleri gaspedilen , baskıya uğrayan Bosna ve Sancak Boşnakları Türkiye’ye göçe devam etmişlerdi. Son olarak da 1992-1996 arasında Bosna ve Boşnakların karşı karşıya kaldığı savaş ve Dünya kamuoyunun ve ülkelerinin sessizliği karşısında Boşnak soykırama uğramış ve yine göçmen durumuna düşerek Türkiye’ye sığınarak mülteci konumuna düşmüşlerdir.
Bosna Savaşı 1 Mart 1992'de başladı ve 14 Aralık 1995'e kadar sürdü. Savaş sırasında farklı rakamlar sunuldu ama bunlar genel kabul görüyor. Görüşlere göre toplam 100.000-110.000 kişi, çeşitli kaynaklara göre 312 Bin insan hayatını kaybetti. Sonuç olarak savaşta 2 milyondan fazla insanın göç etmek zorunda kaldığı bilinmektedir. Savaştan sonra yaklaşık 1 milyon mülteci memleketlerine dönebildi. Bütün bu yaşananlar Boşnakların kişisel dünyalarında, hayatlarında ve ülkenin birçok şehrinin ve kırsal yerleşimin demografik yapısını da etkilemiştir.
İki bölümden oluşan çalışmanın; giriş bölümünde, Bosna Savaşına giden süreçten bahsedilmiştir. İlk bölümünde, Bosna Savaşı ve Bosna’nın her biri şehrinde yaşananlar, Sırebrenisa cehenneminde neler oldu? Türkiye’nin Bosna Savaşındaki siayseti ve yapılanlar incelenmiştir. İkinci bölümde, etnik temizlik kavramı çerçevesinde Boşnak kadınların, erkeklerin, yaşlıların, yerleşim mekanlarının maruz kaldığı şiddet, esir kamplarında geçen günler, mülteci konumunda Hırvatistan ve Macaristan’a sığınış, nihayetinde dindaşlar ile aynı çatı altında Türkiye’de Boşnaklar için kurulan kamplar ve geri dönüş yolculukları ele alınmıştır.